Önemli Şeylerden Kimse Söz Etmezse Jon Mcgregor

Jon McGregor'un Man Booker Ödülü'ne aday olan en genç yazar unvanını almasını sağlayan ilk romanı Önemli Şeylerden Kimse Söz Etmezse, adsız karakterler, pek az kişinin gözüne çarpan olaylar, tekrarlanan temalar ve incelikli detaylarla örülü dokunaklı bir övgü; gündelik hayatın övgüsü. Sıradan bir sokağın adsız sakinlerinin küçük mucizelerle dolu günleri, hayatının belki de en önemli kararını almak üzere olan bir genç kızın hikâyesine karışarak, epik bir modern çağ mitine dönüşüyor.

Romanın şehirli hikâyesi, açılış cümleleriyle okuru yakalayıp içine çekiveriyor:

Duyabilirsiniz, dinlerseniz.
Şehir şarkı söyler.

Bu andan itibaren, yazarın bakışı detaylara aç bir film kamerası gibi İngiltere'de orta sınıftan insanların yaşadığı bir sokakta dolaşmaya başlıyor. Sokak sakinlerinin hayatındaki bir günü, sıcak, olağan, gündelik sahneleri panaromik bir bakışla izliyoruz; bir kadın ailesine kahvaltı hazırlıyor, ufaklıklar bahçede kriket oynuyor, bir adam arabasını yıkıyor, gece eğlencesinden dönen öğrenci gençler evlerine çekiliyor, yaşlı bir çift yataklarında uyuyor. Sinematik bakış bu adsız kahramanları daha yakından takip etmeye başladığında, onların düşünceleri, sezgileri, gizli acıları ve aşkları, görülmeyen hareketleri ve söylenmeyen sözleri de çerçeveye dâhil olduğunda, olağan insanların kabuğunun altındaki olağanüstü haller de belirginleşiyor; başka insanların çöplerinin koleksiyonunu yapan çocuk, elleri korkunç yanıklarla kaplı dul adam, perileri görebilen küçük kız, korkunç sırrını karısından sevgiyle gizlemeye çalışan yaşlı adam. En önemlisi de, okurun kitabın başında şahit olduğu, fakat ne olduğunu bilmediği, gerçekleşmesi an meselesi olan, havada asılı bir felaket ânı beklentisi. Öyle bir an ki, her gün birbirlerine teğet geçen, ortak noktaları sadece aynı dönemde aynı yerde yaşamak olan komşuları ömür boyu görünmez iplerle bağlayacak.

Bu olağanüstü sıradan günün hikâyesiyle iç içe geçen diğer anlatı da, birkaç sene sonra, sokak sakinlerinden birinin, genç bir kızın başından geçenlere odaklanıyor ve hikâye geçmişle gelecek arasında gidip gelmeye başlıyor. Bir gecelik bir ilişkiden sonra gebe olduğunu öğrenen genç kız, bu beklenmedik haberle uzlaşmaya çabalıyor. Ailesinin tepkisiyle baş etmek için güç toplamaya çalışırken, birkaç yıl öncesinden çıkıp gelen, o sokakta o gün olanlarla bağlantısı olan bir genç adam beklenmedik bir şekilde hayatına girerek bozulan dengeleri iyiden iyiye alt üst ediyor.

... her zaman iki gözünle bakmalı ve iki kulağınla dinlemelisin. Bu koskoca dünyada dikkat etmezsen kaçırabileceğin bir sürü, bir sürü şey var, diyor. Önemli şeyler her yerde, gözümüzün önünde ama gözlerimizin önünde güneşin önündeki gibi bulutlar var ve her şeyi olduğu gibi göremezsek yaşamlarımız daha sönük, daha eksik olur

Önemli şeylerden kimse söz etmezse, diyor, onlara nasıl önemli denebilir ki?



Sayfa Sayısı: 232

Baskı Yılı: 2013


Dili: Türkçe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları