Benzer Ürünler
Bir âlem, bir âlim, bir dosttu... Aldığı onca ödül, sitayiş veya methiye hayatta en hakiki mürşitlerden saydığı sahici samimiyetini hiç gölgelemedi. Görünmeyi dert edenler bir görünür, bir kaybolur. O, görünmeyi dert etmeden görünürleşerek bir deniz feneri haline geldi. Doğdu; haylaz bir çocuktu. Mütevazı bir şekilde filozofça yaşadı ve dimdik ayakta kucakladı ölümü. Her şeyden önce ve sonra bir insandı. İnsansa "ölçülmez, biçilmez, kalıba sığmaz bir bilmece!"
***
Teoman Duralı, sadece bir felsefeci değil; çağını aşan bir medeniyet düşünürüydü.
Bir biyolog titizliğiyle düşüncenin damarlarında gezinir, bir kâşif gibi hakikatin izini sürerdi. Sadece düşünce hayatımıza kattıklarıyla değil, yaşantısıyla da ufuk açan Duralı'nın Zonguldak'taki çocukluk günlerinden İstanbul Üniversitesi'nin kürsülerine,
Batı düşüncesiyle hesaplaşmasından Türk medeniyet tasavvurunu yeniden kurma çabasına uzanan entelektüel yolculuğu kendi sözleriyle dile geliyor.
Modern çağın salvolarına karşı dimdik duran bir bilincin, Batı'nın büyüsüne kapılmadan evrensel düşünmenin ve Türkiye'de felsefe yapmanın onurlu yalnızlığının hikâyesi bu.
***
Babamızın hayatında mihenk taşı olan iki kavram vardır; utanma duygusu ve ödev bilinci. Bunu bizlere öncelikle davranışlarıyla ve yaşantısıyla aktarmaya çalışmıştır."
Elif Çağlayan-Deniz Duralı
"Teoman Duralı'nın hem yaşam hem fikir dünyası, modernliğin maddeci anlayışına karşı, ahlak, hikmet ve metafizik derinlik üzerine kurulu bütüncül bir insan ve medeniyet tasavvurudur. Ona göre 'beşer' olarak doğulur, ahlak, hikmet ve terbiye yolculuğu sonunda 'insan' olunur.
Ahmet Dağ
"Batı'nın merak ve titizliği, Doğu'nun bilgelik ufku. İnsana, kültüre, coğrafyaya dostluk. Muhteşem bir gözlem yeteneği üzerine felsefeyle örülü bir tefekkür. İşte dost Teoman Duralı'nın gönlümüzden hiç silinmeyecek izleri."
Prof. Dr. Kenan Gürsoy
Arka iç kapak:
Ve, sonuç olarak:
Duralı'nın, çağın tüketiciliğine ve sığlığına karşı tüm bu keskin felsefi itirazları ve bu itirazların ortaya çıkardığı ikilikler, nihayetinde bir seçimle sonuçlanır. Kitap, sarsıcı bir üslupla, okuru bu ikilikler karşısında bir tavır almaya davet eder:
Ya, Zaman'ın önlenemez akışına kapılıp köksüz, hafızasız, amaçsız ve yalnız bir birey olarak tükenecektir.
Ya da, Zaman'ın anlamlı sürekliliğini keşfederek, bir medeniyet varlığı olarak geleneğin bilgeliğiyle buluşacak ve yeni bir anlam dünyası inşa etmek için mücadele edecektir.
Duralı'nın kendisi, radikal bir eleştirel duruşla, kitabın her satırında ikinci seçeneğin savunuculuğunu yapar. "Öyle Geçer ki Zaman" bu tercihin manifestosudur.
Çiğdem Dürüşken
(Tanıtım Bülteninden)
Neden idefix?
Siparişinizi teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilir, iade sürecinin tamamlanmasının ardındansa ödemenizi hızla geri alabilirsiniz.
Kullanıcı dostu ara yüzümüz tüm ihtiyaçlarınıza eksiksiz yanıt verebilmek için tasarlandı. Deneyiminizi uçtan uca kusursuz kılmak adına çağrı merkezimiz ve canlı destek hattımızla ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız!
Siparişlerinizin bir an önce ulaşması için sabırsızlandığınızın farkındayız. Sunduğumuz farklı teslimat seçenekleri arasından size en uygununu belirlemeniz, siparişinizi olabildiğince çabuk veya dilediğiniz zaman aralığında sorunsuz bir biçimde teslim etmemiz için yeterli.
