Hatıralar Nereden Başlamıştık Nerelere Gitti İşin Ucu

Hatıralar Nereden Başlamıştık Nerelere Gitti İşin Ucu Münir Ramazan Aktolga

5
2 Değerlendirme
Sepette İndirim
362,88 TL483,84 TL
Kitap Formatı: Ciltsiz
Ciltsiz

Kargo Bilgileri

Standart Teslimat
23 Ağustos Cumartesi kargoda
Kuponlar
150 TL
Alt Limit: 2.000 TL
Son 10 gün
100 TL
Alt Limit: 1.500 TL
Son 10 gün
75 TL
Alt Limit: 750 TL
Son 10 gün

Ürün Özellikleri

Kitap Formatı

Ciltsiz

İlk Baskı Yılı

2019

Hamur Kalitesi

2. Hamur
Ürünün Kampanyaları
discount
discount
D&R
6.5
Diğer Satıcılar
Tümü (1)
25 Ağustos Pazartesi kargoda
Kampanyalı Fiyat
Sepette İndirim
463,45 TL

Benzer Ürünler

placeholder-logo
Pisagor Tepkisi - Destek Yayınları - Image 1

Destek Yayınları Pisagor Tepkisi - Destek Yayınları

358,40 TL%10
322,56 TL
Sepette 209,66 TL
placeholder-logo
Prof. Dr. Bayram Durbilmez'e Armağan - 55. Yaş Anısına - Cilt 1 - Kriter - Image 1

Kriter Prof. Dr. Bayram Durbilmez'e Armağan - 55. Yaş Anısına - Cilt 1 - Kriter

786,24 TL
Sepette 589,68 TL
placeholder-logo
Umut - Anka'nın Uyanışı - Sokak Kitapları Yayınları - Image 1

Sokak Kitapları Yayınları Umut - Anka'nın Uyanışı - Sokak Kitapları Yayınları

168,67 TL
Sepette 155,18 TL
placeholder-logo
İmdat Aşık Oldum! - İlkGençlik Yayınları - Image 1

İlkGençlik Yayınları İmdat Aşık Oldum! - İlkGençlik Yayınları

199,90 TL
Sepette 183,91 TL
placeholder-logo
Kaptanın Aşk Defteri - Sokak Kitapları Yayınları - Image 1

Sokak Kitapları Yayınları Kaptanın Aşk Defteri - Sokak Kitapları Yayınları

499,90 TL
Sepette 459,91 TL
placeholder-logo
Hocam - Yapı Kredi Yayınları - Image 1

Yapı Kredi Yayınları Hocam - Yapı Kredi Yayınları

890,00 TL
Sepette 818,80 TL
placeholder-logo
Yakalanın-ca Gölgen Bile Renkli Olur - Bilge Karınca Yayınları - Image 1

Bilge Karınca Yayınları Yakalanın-ca Gölgen Bile Renkli Olur - Bilge Karınca Yayınları

299,90 TL
Sepette 275,91 TL
placeholder-logo
Bir Maliyecinin Anısı Kuru İncirdeki Zehir Aflatoksin - Gülnar Yayınları - Image 1

Gülnar Yayınları Bir Maliyecinin Anısı Kuru İncirdeki Zehir Aflatoksin - Gülnar Yayınları

393,12 TL
Sepette 294,84 TL
placeholder-logo
Şiirler, Küçük Öyküler, Anılar - Çocuk Hekimi Olmak - Detay Yayıncılık - Image 1

Detay Yayıncılık Şiirler, Küçük Öyküler, Anılar - Çocuk Hekimi Olmak - Detay Yayıncılık

302,40 TL
Sepette 226,80 TL
placeholder-logo
Kalbimden Akan damlalar - Mavi Kuş Medya Yayıncılık - Image 1

Mavi Kuş Medya Yayıncılık Kalbimden Akan damlalar - Mavi Kuş Medya Yayıncılık

230,00 TL
Sepette 211,60 TL
placeholder-logo
Nilda - Mavi Kuş Medya Yayıncılık - Image 1

Mavi Kuş Medya Yayıncılık Nilda - Mavi Kuş Medya Yayıncılık

230,00 TL
Sepette 211,60 TL
placeholder-logo
Gadaynan Gadeyim - Boyut Yayın Grubu - Image 1

Boyut Yayın Grubu Gadaynan Gadeyim - Boyut Yayın Grubu

301,14 TL
Sepette 277,05 TL
placeholder-logo
Ballar Balını Buldum - Dr. Ayşe Hümeyra Ökten Anıları - Çınaraltı Yayınları - Image 1

Çınaraltı Yayınları Ballar Balını Buldum - Dr. Ayşe Hümeyra Ökten Anıları - Çınaraltı Yayınları

277,20 TL
Sepette 207,90 TL
placeholder-logo
Serçavan Nasname - Enki Yayınları - Image 1

Enki Yayınları Serçavan Nasname - Enki Yayınları

93,50 TL
Sepette 86,02 TL
placeholder-logo
Anılarımda Demokrasi Şehidi: Adnan Menderes - Yüzleşme - Image 1

Yüzleşme Anılarımda Demokrasi Şehidi: Adnan Menderes - Yüzleşme

291,50 TL
Sepette 268,18 TL
placeholder-logo
Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi -Bir Barbar Aşısı - İletişim Yayınları - Image 1

İletişim Yayınları Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi -Bir Barbar Aşısı - İletişim Yayınları

433,44 TL
Sepette 325,08 TL
placeholder-logo
Çapkın - Hükümdar - Image 1

Hükümdar Çapkın - Hükümdar

125,00 TL
Sepette 115,00 TL
placeholder-logo
Bir Beyaz Türk'ün Hafıza Defteri - Doğan Kitap - Image 1

Doğan Kitap Bir Beyaz Türk'ün Hafıza Defteri - Doğan Kitap

123,70 TL
Sepette 113,80 TL
placeholder-logo
Coğrafyadan Vatana Fikri Yazılar - Dergah Yayınları - Image 1

Dergah Yayınları Coğrafyadan Vatana Fikri Yazılar - Dergah Yayınları

604,80 TL
Sepette 453,60 TL
placeholder-logo
3 Ülke 1 Öğretmen - Yurt Dışında Otuz Yıl - Kırmızı Çatı - Image 1

Kırmızı Çatı 3 Ülke 1 Öğretmen - Yurt Dışında Otuz Yıl - Kırmızı Çatı

192,50 TL
Sepette 177,10 TL
  • Ürün Açıklaması
  • Ürünün Özellikleri
  • Kampanyalar
  • İptal İade Koşulları
  • Taksit Bilgileri
  • Ürün Değerlendirmeleri (2)

  • Soru ve Cevap (0)

  • Tüm Satıcılar (1)

Bu kitap, 68 yılından bu güne, Mahir Çayan’ın, Deniz Gezmiş’in, Yusuf Aslan’ın, Hüseyin İnan’ın, Ulaş Bardakçı’nın, Sinan Cemgil’in çok yakın arkadaşı olan bir devrimcinin Münir Ramazan Aktolga’nın, 40-50 yıllı değerlendirdiği bir öz eleştiri, yazarın kendi deyimiyle “68’den günümüze, ideolojik, teorik bir arkeoloji” çalışmasıdır. Son elli yılın bir takım sorularına tutarlı yanıtlar vermektedir.

Kitabın içinden bir alıntı:

Bu dünyaya niye gelmişim ben biliyor musunuz? Önünüzde linki duran şu siteyi hazırlayarak onu yayınlayabilmek için! Oradaki çalışmaların ortaya çıkmasında aracı olabilmek için!..      http://www.aktolga.de/

Bu görevi yerine getirmeye çalışırken o büyük  insanın -annem Muazzez Aktolga’nın- sözleri halâ kulaklarımda idi: “Bana bak” diyordu, “biz bu mücadeleyi boşuna vermedik, sonuna kadar götüreceksin”... “Bütün yaşadıklarını, buradan çıkan sonuçları yazacaksın, yoksa gözüm açık giderim, hakkımı helal etmem!..”

Bak işte anacığım, sana verdiğim sözü yerine getirdim...

Ama sadece sana mı söz vermiştim?..

Hey Ulaş, Necmettin -ve diğer arkadaşlar-  sizlere  sesleniyorum!..

Boşuna ölüp gitmediniz!.. Bakın, bayrak özünde yere düşmedi!.. Başkalarını bilmem ama ben sizlere verdiğim sözü de harfiyen yerine getirmeye çalıştım!.. Ne idi bizim mücadelemizin özü, modern sınıfsız bir topluma ulaşmak  değil miydi?.. İşte ben, sizden sonra da hep bu yolda yürüdüm... 21. Yüzyıl koşullarında kendimce bu büyük hedefin  yolunu aydınlatmaya çalıştım...

Hey Deniz, seni nasıl unuturum; dinle bak, sana sesleniyorum!..

Şu gerillacılık  konusunda seninle hiçbir zaman anlaşamadık. Sen bana “pasifist” derdin hep, ben de sana “maceracı”!.. En çok neden kendime kızarım bazen biliyor musun, keşke seni o Hüseyinler’le falan tanıştığın eve hiç götürmeseydim!! Ama, şaka tabi, öyle olmasa başka türlü olacaktı!.. Sen, kendi mecrasında akan bir su idin, mutlaka yolunu bulacaktın... Sana kızdığım zamanlar da oluyor tabi, ama özünde seni çok iyi anladığım için sana da diyorum ki, hey Deniz ruhun şad olsun!..

Ve, hey Mahir! Bak, ne diyorum biliyor musun?..

Yahu, biz  Denizler’e “maceracı” falan derken nasıl oldu da girdik bu işlerin içine?.. “İşçi sınıfı”  diyorduk biz,  nerden çıkmıştı o gerillacılık öyle!..

Ama boşver, senin yerin gene de başka. Sen gerçek bir Marksist olmaya çalıştın her zaman. Kendi kendine sorduğun soru hep şu olmuştu: “Neden Küba Devriminden sonra başka hiçbir yerde devrim olmadı-olmuyor”?.. Hep bu soruyu soruyordun  kendine... Ve sonra da   bunun nedenlerini bulmaya çalışıyordun. Söyler misin bana, o zaman  kendine bu soruyu soran kaç kişi vardı ortalıkta?.. Yani sen, kendine  “devrimci” deyipte öyle yan gelip yatan biri olmadın hiçbir zaman... Seni o “öncü savaşı”na, gerillacılığa  götüren süreç de  bu araştırıcı ruhun olmuştu zaten. Yani öyle, duygusal bir Che, ya da Ho Şi Minh hayranlığı değildi senin çıkış noktan. Sen, tıkanan devrim yolunun açılması için teorik  bir çözüm arıyordun. “Halkın devrimci öncülerinin” vuracağı darbeler  kitlelere, artık çok güçlü hale geldiği düşünülen emperyalist zincirin aslında halâ eskiden olduğu gibi zayıf halkalardan oluştuğunu gösterecekti. Görünüşteki   “suni dengenin”  aldatıcı olduğunu gösterecekti. Ve de, başta  işçi sınıfı olmak üzere geniş halk kitleleri bir süre sonra  “halkın devrimci öncülerinin” arkasından  yola çıkarak devrimi gerçekleştireceklerdi...

Biliyor musun Mahir, tabi sana  kızıyorum da bazen! Diyorum ki, ey Mahir, bak, hapisten kaçtıktan sonraki o buluşmamızda eğer beni dinleseydin ve hep birlikte yurt dışına çıkabilseydik   orada rahat rahat tartışabilirdik bütün bu sorunları ve bu kadar insan da ölmezdi belki...

Ama boşver bunları artık, sen de  inandığın yolda yürüdün sonuna kadar. Bak, senin beğenmediğin ve “partiden attığın” o “pasifist” arkadaşın  seni  hiç unutmadı!..

Hey Yusuf, Taylan,  Hüseyin, Sinan ve diğerleri!..

Sizleri unutur muyum hiç!.. Hele seni Yusuf (Aslan)! Ulaş, sen ve ben ODTÜ  Fizik Bölümü’nde aynı sınıftaydık, yani sınıf arkadaşıydık biz, ve de sen o ilk zamanlarda bizim gibi “solcu” falan değildin... “Vatansever” bir delikanlı idin. Sonra Ulaş’la ikimiz nasıl da seni provoke etmiştik o  Amerika’ya karşı mitinge katılman için!.. “Madem ki sen de Amerika’ya karşısın, hadi o zaman ispat et” diye az mı sıkıştırmıştık seni!  Ve sen de bizimle beraber gelmiştin o mitinge, hatırladın mı -“12 Kasım Mitingiydi” sanıyorum- Ve bu miting senin hayatında bir dönüm noktası olmuştu... Orada çıkan bir çatışmada seni alıp götürmüşlerdi de bir ay kadar da hapiste kalmıştın... Sonra çıktın tabi, ama çıkış o çıkış... Hapisten çıkan Yusuf Aslan sanki hapse giren  Yusuf değildi artık, bambaşka biri olmuştun, bizleri bile artık yeteri kadar aktif bulmuyordun... Hey gidi günler hey!..

Bak sana bir şey anlatayım: Geçenlerde Facebook’ta rasladım, iyi niyetli genç bir insan senin mezarını ziyarete gidiyor ve orada kağıtlara yazılmış bir sürü dualar falan görüyor! Şaşırmış!.. Başka türlü  açıklayamadığı için de hemen demiş ki, insanları mezarda bile rahat bırakmıyorlar!.. Tabi, nereden bilecekti  senin ailenin -özellikle de babanın- dindar  insanlar olduğunu!.. Hiç unutmam, sen Filistine gittiğin zaman bile baban okula gelip hep  seni sorardı, o kadar çok severdi ki seni... Hatim indirip her gün dualar ettiğini söylerdi... Hatta bir seferinde bir de muska vermişti Ulaş’a, seni görürse vermesi için... Bunlar aklıma gelince gözlerim doluyor...

Ya sen Taylan!.. O son gün, benden silah almak için para istediğin gün halâ gözümün önünde!.. Bazan düşünürüm, hani yok deseydim ne olurdu diye!.. Ne olacaktı ki, o zaman da vicdan azabı çekerdim herhalde, yanında silah olsaydı belki vurulmaz, kendini savunurdu diye!..

Ve Hüseyin!.. Hüseyin biliyor musun, ne zaman sen aklıma gelsen hep o  “erikler çiçek açınca” sözünü hatırlarım!.. Ne güzel bir sözdü o öyle, tam da senin  kendine çok güvenen, az konuşan ama sanki içinde patlamaya hazır bir bombayı  barındırıyormuş gibi gizemli olan duruşuna uygun bir sözdü...

Sonra aklıma hep SFK daki o ilk dönem tartışmalarımız gelir. Hani sizlerin TİP’li bizim de MDD ‘ci olduğumuz zamanlar... Nasıl olmuştu da ta oralardan “erikler çiçek açıncaya” gelinmişti...

Ve koca Sinan!.. Bir başkaydın sen Sinan... O son konuşmamızın yankıları hala kulaklarımda: “Münir, bunlar işi başlatınca ben buralarda kalamam” sözünü nasıl unutabilirim ki!.. Senin de ruhun şad olsun...

Bu arada bir de  Fikret Sporel geçti bu dünyadan!..

Hani, hayat yollarında yürürken bazan yol tıkanır ve kendini köşeye sıkışmış hissedersin ya, işte o zaman, “umudunu kaybetme, ay gecenin karanlığında doğar, hiç beklemediğin bir anda bir yol açılır önünde ve  yola devam edersin”! Sevgili Fikret, işte  sen de  benim için cezaevinden çıktıktan sonra yurtdışına çıkma sürecinde “karanlıklarda doğan o ay”,  “tıkanan yolu açan o anahtar” olmuştun...

Çok ilginç bir şeydi bu gerçekten,  aynı süreci benimle birlikte yaşamadığın halde duygusal olarak da olsa meseleyi kavrama yönünde olağanüstü  pratik bir zekaya, yeteneğe sahiptin... Belki de seni o noktaya insan ilişkilerinde uzman yanın getiriyordu...

Seni nasıl unutabilirim ki; benden bir yıl sonra senin de  İsviçre’ye gelerek orada iltica edişini, gelirken beraberinde bir çuval sahte dolarla birlikte geldiğini (!), bana, “al işte paraysa para ben hazırım  işin bir ucundan tutmaya” deyişini, fakat sonra ben, “bu paraları derhal gözümün önünde yakacaksın, yoksa seninle ilişkiyi keserim” deyince de  hiç düşünmeden anında o bir çuval doları  ocakta yakışını nasıl unuturum!..

Hele  akciğer kanseri teşhisi konduktan sonra  bu sefer de kendi  içine yerleşen  o düşmana -kanserli hücrelere- karşı verdiğin  mücadeleyi nasıl unuturum... Kansere karşı bile son an’a kadar hiç pes etmeyen o duruşunu nasıl unuturum...

Sevgili Fikret, bu kitabın ortaya çıkmasında senin de çok büyük payın var.  Senin de ruhun şad olsun...

Şimdi de sıra kendimde:

Ya sen,  bugünden bakınca sen kendini nasıl değerlendiriyorsun o sürecin içinde?

Ben mi? Ben hem vardım, hem de yoktum o zaman! Vardım... açık! Ama yoktum! Yoktum, çünkü bütün bu işler olurken  bir şeylerin sakat olduğunu hep görüyordum ben; ama, işin köklerinin çok derinlerde olduğunu hissettiğimden midir nedir bunların yerine neyin konması gerektiğine  bir türlü karar veremiyordum,  müthiş bir arayış içindeydim...

İki şey yapabilirdim o durumda... Birincisi, bu işler yanlış diyerek çekilebilirdim. Ama bunu yapmadım, yapamazdım... Çünkü o zaman beraber yola çıktığımız arkadaşlarımı yarı yolda bırakarak kendimi kurtarma yoluna girmiş olacaktım! Peki ne mi yaptım? Daha çok insanın ölmemesi için bulunduğum yerde durarak kendimi de dönen o tekerlerin altına attım!..

Attım da ne oldu peki, bir Ulaş’ı bile kurtaramadın!..

Ama bakın, bir nokta daha var; öbür türlü ortaya http://www.aktolga.de/   çıkmazdı... Artık gerisini siz düşünün!..

 

(Tanıtım Bülteninden)

 

Neden idefix?

Kolay İade
Kolay İade

Siparişinizi teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilir, iade sürecinin tamamlanmasının ardındansa ödemenizi hızla geri alabilirsiniz.

Müşteri Odaklı Deneyim
Müşteri Odaklı Deneyim

Kullanıcı dostu ara yüzümüz tüm ihtiyaçlarınıza eksiksiz yanıt verebilmek için tasarlandı. Deneyiminizi uçtan uca kusursuz kılmak adına çağrı merkezimiz ve canlı destek hattımızla ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız!

Hızlı ve Sorunsuz Teslimat
Hızlı ve Sorunsuz Teslimat

Siparişlerinizin bir an önce ulaşması için sabırsızlandığınızın farkındayız. Sunduğumuz farklı teslimat seçenekleri arasından size en uygununu belirlemeniz, siparişinizi olabildiğince çabuk veya dilediğiniz zaman aralığında sorunsuz bir biçimde teslim etmemiz için yeterli.

483,84 TLSepette İndirim
362,88 TL