Ay Eskir Gün Işırken
Ay Eskir Gün Işırken Kitap Açıklaması
Anlatmanın tam zamanıydı; o kadar sustuktan sonra, başka konularda konuşarak örttüğü suskunluğunu bozmak için zaman idealdi, ona hissettirdiğim güvenin, cesaretin ya da tam tersi korkunun etkisiyle, kim bilir belki de damla kendini tamamlamış, damlamak istiyordu artık.
Farklı zaman dilimlerinde yaşananlar arasındaki derin bağlar irdeleniyor bu öykülerde. Sözgelimi Cumhuriyet’in ilk yıllarında bireylerin yaşadığı heyecan, Denizlerin asılması ya da günümüzde yaşanan büyük travmalar, bazen de beklenmedik karşılaşmalar birbirini takip ediyor. Karakterler kimi zaman geçmişin yüküyle baş etmeye çalışıyor, kimi zaman yazarak yaşadıklarına anlam vermeye uğraşıyor, kimi zaman da telafisi olmayan acılara katlanmaya, hatta zifirî karanlığa bakmaya zorlanıyor. Böylece üst üste gelen ya da halka halka genişleyerek şimdide yankılanan, asla yitip gitmeyen zamanın izi sürülüyor.
Fadime Uslu, hafiflik ve ağırlık, yaşam ve ölüm, geçmiş ve bugün, yabani doğa ve kent yaşantısı gibi karşıtlıklarla ördüğü öykülerinde zamanın müziğini yakalama uğraşında. Bununla birlikte kitlelere aşılanan korkuya inatla direnen, gerçeğin peşindeki insanları anlatmaktan asla geri durmuyor. Ay Eskir Gün Işırken’deki öyküler –ve öykü içindeki öyküler– çok katmanlı anlatımı ve alabildiğine duyarlı yaklaşımıyla öne çıkıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
- Kitap Adı: Ay Eskir Gün Işırken
- Yazar: Fadime Uslu
- Yayınevi: Can Yayınları
- Hamur Tipi: 2. Hamur
- Ebat: 12,5 x 19,5
- İlk Baskı Yılı: 2019
- Baskı Sayısı: 1. Basım
- Dil: Türkçe
- Barkod: 9789750741081
Yorumlar
Bu ürüne yorum yapmak için giriş yapmalısınız
27.01.2020
SEN, “UYUYAN GÜZEL OLMA!”, YAZARİster beslendiği kaynak olsun ister yazmak ve üretmek “zorunlu” olsun evet, sen, “Uyuyan güzel olma” yazar. Her zorlukta işaretlenen bir mesaj vardır, o mesajı seslenebildiğin ulaşabildiğin herkese ulaştır. Uslu’nun bu anlamdaki özgüveni ve başarısı taktire şayan. Edebiyatçının asıl görevi, işaretlemek ve hissettirmek…Fadime Uslu tıpkı can verdiği kahramanı gibi anlatılmayanın anlatıcısı olmuş, altı mesajlarla dolu, okuyucuyu sarmalayan bu öykü ile başlangıç yapmış kitabına. Öykücülüğünde geldiği son noktada okuyucusuna bambaşka kurgular sunarken, anlatıcıyı öyküye dahil ederek öykünün rehberliğini edercesine konuşturuyor: “..gözlerin neredeyse kapalı, düşüncen adımlarından önde senden bağımsız somut bir varlık haline geldiğinde ve sen ona henüz biçim vermeden sadece varlık olduğunu duyumsadığında; sözcüğün o yolculukta kendi zamanında demlene demlene şekillenir.”