Sevgili OkurYazar Hanım;

Ben Hüseyin, size Antalya’dan yazıyorum. Geçtiğimiz ay Nina adında, Rus bir kızla nişanlandım. Kısmetse Ağustos gibi evlenmeyi düşünüyoruz. Ama OkurYazar Hanım, gelin görün ki ben kimi zaman Nina’nın dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum! Yanlış anlamayın, kendisi Rus olduğundan ve Rusça konuştuğundan değil, Türkçesi de gayet iyi. Ama bazen kendi ülkesinin edebiyatından bahsetmeye başlıyor ve andığı isimlerin hiçbiri bana tanıdık gelmiyor. Zordayım OkurYazar Hanım, nişanlıma daha önce bu konuda rezil oldum şimdi kendimi geliştirmek istiyorum. Ne olur bana yardım edin!

Hüseyin Y.

Hüseyin’ciğim,

Öncelikle tebrik ederim, Allah tamamına erdirsin! Rus Edebiyatı dedin mi orada bir durup soluklanacaksın! Ama bu dediğim seni korkutmasın; iyi olacak hastanın doktor ayağına gelir derler ya, sen de en doğru yere geldin.

Şimdi Hüseyin’ciğim, Klasik Rus Edebiyatı’nı kabaca Altın Çağ ve Gümüş Çağ olarak iki dönemde değerlendirebiliriz. Altın Çağ adına yaraşır biçimde Rus Edebiyatı’nın altın çocuklarını yetiştirmiş bir çağdır; Puşkin, Gogol, Gonçarov, Tolstoy, Turgenyev, Dostoyevski, Leskov, Lermontov ve Çehov bu dönemin yazarlarıdır. (Hatta Çehov’un Martı adlı oyunundaki baş karakterin adı da Nina’dır, belki bu bilgiyle nişanlının gönlünü bir kez daha çalabilirsin!) Bu yazarlar Rus Klasikleri dendi mi aklımıza ilk gelen Yüzbaşının Kızı, Ölü Canlar, Oblomov, Anna Karenina, Babalar ve Oğullar, Suç ve Ceza, Martı gibi pek çok eserin de sahibidirler. Çoğu kişi bu yazarların adını bir vesileyle illa ki duymuş, bunlardan bazıları da bir ya da iki eserlerini muhakkak okumuştur. Gümüş Çağ denen çağın yazarları ise biraz daha az bilinir ülkemizde. Bu çağın yazarlarından Pasternak, Gorki, Andreyev, Mayakovski ve Yesenin’in eserlerinden kimileri Türkçeye çevrilmiştir. Bu çağın yazarlarından ülkemizde en çok tanınanı ise Gorki’dir kuşkusuz. Bu yazarların kitaplarını da aşağıda bulabilirsin.

Gelelim yakın çağlara, mesela 20. Yüzyıl’a. Rus Edebiyatı geleneği bir kuşaktan diğerine aktarılmış ve 20. Yüzyıl’da da sürmüştür pek tabii. 20. Yüzyıl’da Rus edebiyatını yeşerten başlıca yazarlar ise Bitov, Dovlatov, Bulgakov, Nabokov, Platonov, Ostrovski, Şolohov, Kharms, Soljenitsin ve Brodsky’dir. Bu yazarlar içinde Mikhail Bulgakov ve Vladimir Nabokov kulağına tanıdık gelebilir, zira bu iki yazar dünya çapında da büyük bir üne sahiptir.

Peki bu Rus Edebiyatı günümüzde hiç mi yazar çıkaramamıştır? Çıkarmıştır elbette! Boris Akunin, Sergey Lukyanenko, Mikhail Şişkin, Zahar Prilepin, Dmitry Glukhovsky yaşayan ve eserlerini Türkçede de bulabileceğin Rus yazarlardır. Onların kitaplarını da aşağıya bırakıveriyorum.

Gözüne çok mu göründü? Aman canım, şimdi başlasan düğüne kadar bitirirsin! Üstelik senin de gelin hanıma sunabileceğin bir çeyizin olur, fena mı? Şimdiden keyifli okumalar dilerim Hüseyin’ciğim!