idefix’te Satış Yapın
Uygulamaya Özel 200 TL Üzeri Alışverişlerinizde Kargo Bedava !
product image
  • Ürün Açıklaması
  • Ürünün Özellikleri
  • Kampanyalar
  • İptal İade Koşulları
  • Taksit Bilgileri
  • Ürün Değerlendirmeleri (0)
  • Soru ve Cevap (0)
Bir Gencin Acıklı Öyküsü Yazı yazmak çin okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı danseder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca bir gencin, sahile vuran deniz yıldızlarını birer birer alıp okyanusa fırtallığını farkeder. Genç adama yaklaşır ve sorar. - Neden bu deniz yıldızlarını okyanusa atıyorsun? Genç adan şöyle cevap verir: - Birazdan güneş yükselip sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler. Bunun üzerine yazar: - Kilometrelerce sahil, binlerce deniz yıldızı var. Bunların hepsini nasıl kurtaracaksın? Ne farkeder ki der. Genç adam eğilip yerden birdeniz yıldızı daha alır, okyanusa fırlatır. - Onun için farketti ama. Derdimi Kime Anlatsam Dağın birinde bir bilge kişi yaşarmış. Herkes tarafından sayılır sevilirmiş. Gençlerden biri, bilgenin bilgeliğini kabul etmeyip maskesini düşürmek istemiş ve bir plan kurmuş. Küçük bir kuşu avucunun arasına yerleştirmiş ve bilgeye sormuş; -Söyle bilge, avuçlarımın arasındaki bu kuş ölü mü diri mi? Bilge şöyle bakmış ve demiş ki, -Evlat! Ölü desem avuçlarını açıp kuşu uçuracaksın, diri desem sıkıp öldüreceksin. Ellerinde yaşam ve ölümü birlikte tutuyorsun, gel bu kararı bana verdirme, kendin ver! Gülistan Bir adam hileyle kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı. Kuş dile geldi, yalvardı: ''Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, bir çok deveyi kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimle mi doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim. Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken, üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim,'' dedi. Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak: ''Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni bırakırım,'' dedi. ''Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi: ''Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma'' dedi. Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi: ''Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah etme.'' dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu: ''Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin olacaktı.'' dedi. Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi: ''Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp duruyorsun? Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir?'' Bunun üzerine adam kendi kendine: ''Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım'' dedi. Kuş: ''Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama tutmaz.'' diyerek uçup gitti. Hayat Bir Mucizedir Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli herşeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan bu çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaşlı adamın dediğini yapar ama içmez ağzındakileri tükürmeye balar. Tadı nasıl? diye soran yaşlı adama öfkeyle acı diye cevap verir. Usta gülerek çırağı kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerideki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken, usta aynı soruyu sorar. Tadı nasıldı? Kadının Ruh Hali Sevildiğini hisseden kadın kadar çekilmez bir şey yoktur.. Kadının gerçekte, namert ve tehlikeli olan tabiatı, öyle bir safhada, adeta öldürücü bir mahiyet alır. Yabani kedilikten, zehirli yılanlığa geçer ve gitgide, hayalimizin ölçemeyeceği kadar derin, nihayetsiz ve tuzlu kötülük denizinde, gülerek çırılçıplak yüzmeye başlar. Mutluluğun Yanıbaşında Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.. Ölüme Meydan Okuyan Adam Savaşın en kanlı günlerinden bir gün..Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu: -Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilirmiyim? Delirdin mi? der gibi baktı teğmen. -Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş.. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatınıda tehlikeye atma sakın. Asker ısrar etti ve teğmen peki dedi. Git o zaman. İnanılması güç mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Herşeye Karşı Sevgi Bir gün ermişlerden birine sormuşlar: 'Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?' 'Bakın göstereyim' demiş, ermiş. Bir sofra hazırlamış. Bu sofraya sevgiyi dilinden düşürmeyen ama dilden gömülü indirmeyen kişileri çağırmışlar. Hepsi yerlerine oturmuşlar. Derken, sıcak çorbalak ve arkasından da 'derviş kaşığı' denilen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş. Ermiş: 'Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz' diye bir şart koşmuş. 'Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok. 'Peki' demişler ve çorbayı içmeye başlamışlar. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden, sofradaki hiç kimse, çorbayı döküp saçmadan bir türlü ağzına göremiyorlarmış. En sonunda, bakmışlar bu iş olmuyor, çorbadan vezgeçmişler, öylece, aç aç kalkmışlar sofradan. Yalnız Adamın Düşleri 'Elde ettiği güç ile insanlığın üzerine çıkan biri, insanlığa özgü zayıflıkların üzerinde olmalıdır, yoksa bu güç fazlalığı onu diğer insanların, hatta bu güce sahip olmadan önceki kendisinin bile altına indirir... 'Özgürlüğün, insanın canının istediğini yapması demek olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Özgürlük daha çok yapmak istemediğiniz yapmamaktır... 'Yalan söylemenin, açıklanması gereken bir gerçeğin saklanması olduğunu bir felsefe kitabında okuduğumu anımsıyorum. Bu tanıma göre, söylenmesi zorunlu olmayan bir gerçeğin söylenmemesi yalan sayılmaz; ama, birinin gerçeği söylememekle kalmayıp tam tersini söylemesi yalan söylemek sayılır mı sayılmaz mı? Tanıma göre, o kişinin yalan söylediği söylenemez. Çünkü, borçlu olmadığı birine sahte para veren kişi, hiç kuşkusuz onu aldatmaktadır. Ama onu soymamaktadır...' Anı, deneme, roman, öykü, düzyazı, şiir ya da daha önce bilinen herhangi bir türe kolayca sokulmayan, kısalığına karşın Fransız yazısının en güzel metinlerinden biri kabul edilen, 'İtiraflar'ın devamı niteliğindeki 'Yalnız Gezerin Düşleri', aslında 'İtiraflar'dan çok farklıdır. Kültür ve yazını çok derinden etkilmemiş, yorgun, bezgin, umutsuz bir filozofun yaşamının bir muhasebesi, bir içe bakışın, bir iç hesaplaşmanın metnidir. Düşünmekten korkmayan ve zaman zaman durup 'ben kimim?' diyebilenlerin okumak isteyeceği türden bir metindir. Yaşamın Anlamı Bir gün çok zengin bir adam oğlunu yanına alarak, insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için onu bir köye götürdü. Çok fakir bir ailenin evinde bir gün bir gece geçirdiler. Şehre dönerken baba oğluna sordu: 'Yolculuğumuzu nasıl buldun?' 'Çok güzeldi babacığım' diye cevap verdi oğlu. 'İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gördün değil mi?' 'Evet.' 'Peki ne öğrendin?' 'Şunu gördüm' dedi oğlu: 'Bizim evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var.

Medya Cinsi: Ciltsiz

Sayfa Sayısı:1760

Ebat: 13x19

İlk Baskı Yılı: 2014

Hamur Tipi: 2.Hamur

Baskı Sayısı: 1. Basım

Neden idefix?

Kolay İade
Kolay İade

Siparişinizi teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilir, iade sürecinin tamamlanmasının ardındansa ödemenizi hızla geri alabilirsiniz.

Müşteri Odaklı Deneyim
Müşteri Odaklı Deneyim

Kullanıcı dostu ara yüzümüz tüm ihtiyaçlarınıza eksiksiz yanıt verebilmek için tasarlandı. Deneyiminizi uçtan uca kusursuz kılmak adına çağrı merkezimiz ve canlı destek hattımızla ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız!

Hızlı ve Sorunsuz Teslimat
Hızlı ve Sorunsuz Teslimat

Siparişlerinizin bir an önce ulaşması için sabırsızlandığınızın farkındayız. Sunduğumuz farklı teslimat seçenekleri arasından size en uygununu belirlemeniz, siparişinizi olabildiğince çabuk veya dilediğiniz zaman aralığında sorunsuz bir biçimde teslim etmemiz için yeterli.